top of page

 

Cinsellik, bizim insan olarak ne olduğumuzun bir ifadesidir. Kişiliğimiz, duygularımız, değerlerimiz, tutumlarımız, davranışlarımız, sevdiğimiz -sevmediğimiz şeyler ve sosyalleşme alanımızla şekillenir.  Doğum öncesi başlayıp ömür boyu süren, ailevi, kültürel ve ahlaki faktörlerden etkilenen bir olgudur. Üreme, cinsel zevk alma ve zevk vermeyi içerir.
 
Tamamen duyuya bağlı bir deneyimdir ve sadece cinsel organların bir işlevi değil, tüm bedenimizin, aklımızın ve en önemlisi beynimizin bir fonksiyonudur. Bu nedenle de boşalma ve orgazm olma birbirinden farklı kavramlardır.    
 
Cinsellik dendiğinde ilk akla gelen genellikle anatomik cinsiyetimizdir. Yaşamsal önemi olan üreme organlarımız  sadece cinselliğin bir parçasıdır ve çeşitli etmenlerden dolayı her zaman konuşulması zor unsurlardan olmuştur.
 
 
Her bireyin ayrı cinsellik anlayışı, yaşayışı ve seçimleri bazen çiftler arasında istemeden de olsa bazı uyumsuzluklara  yol açabilir. Bunlar konuşulmadığı sürece birikir ve hayatın diğer bölümlerine sinsice sızar ve yavaş yavaş derin çatlaklara neden olabilir.
 
 
Uyumlu bir cinsel yaşamı herkes hak eder.   İşte “ cinsel terapi “ sistematik bir şekilde soruna özgü yöntemlerle bireylerin problemlerini  çözmelerine yardımcı olur. Karşılıklı çözümün tıkandığı durumlarda her zaman bir uzmanın yardımı almakta büyük yarar vardır.
 
VAJİNİSMUS
Vajinanın dış 1/3’lük kısmında bulunan kasların yineleyici bir şekilde veya sürekli olarak istemsiz kasılmasıdır- ki bu durum cinsel birleşmeyi olanaksız kılar-. Bu durumu göz kaslarımızın reflekslerine benzetebiliriz, nasıl ki dışarıdan gelen herhangi bir tehlike karşısında göz kaslarımız irademizden bağımsız olarak korunma refleksiyle göz kapaklarımızı aniden kapatır ve dışarıdan gelen yabancı bir etkenin göz ile temasını engeller , işte vaginismusta da bu tarz bir dinamik söz konusudur. Vaginal kaslar ile kişinin bedeni de senkronize olur ve penis girişini , bir tehlike , korku ya da acı duyulacak bir nesne olarak algılar ve ilişkiyi reddeder. Ülkemizde kadınlarda görülen yaygın cinsel işlev bozukluklarından biridir. Cinsellikle ve kızlık zarıyla ilgili yanlış bilgi sahibi olma ,  olumsuz cinsel tutumlar, dini inanış,bedenini gerçek anlamda tanımama, cinsel organlarına karşı iğrenme duygusu vajinismus nedenlerinden bazılarıdır. Uygulanan tedavi programı ile cinsel terapiye yanıt oldukça iyidir.
 
 
ERKEN BOŞALMA
İlk bakışta, erken boşalma çok acı veren bir sorun gibi görünmez, çünkü cinsel alışverişi veya orgazmik rahatlamayı engellemez. Buna rağmen, erkeklerin ve partnerlerinin en yaygın şikayetlerinden biridir. Şöyle tanımlanabilir:
 
Denetimsiz boşalma (prematüre ejakulasyon) yineleyici bir biçimde, çok az bir uyarılmayla ve kişinin istemesinden önce, vajinaya girme öncesi, girer girmez ya da hemen sonra ejakulasyonun ( boşalma )olmasıdır. Başka bir deyişle, birlikteliklerde, ilişkinin kalitesini bozan boşalmalar erken boşalmadır. Nedenleri psikolojik ya da organik olabilir. Öncelikle organik nedenler araştırılmalı, daha sonra psikolojik değerlendirmelere geçilmelidir. Genel olarak 0-7 dk. Arası gerçekleşen boşalmalar , denetimsiz boşalma olarak kabul edilmektedir.
Uygun tedavi programıyla cinsel terapiye yanıt oldukça iyidir. 

 

CİNSEL İSTEKSİZLİK
Hiç şüphesiz, en sık rastlanan cinsel şikayet – her yaştan kadının – cinsel isteğinin olmaması yada az olmasıdır. Cinsel eylem, işlev ve yetinin yerinde olmasına rağmen, kişinin cinselliğe ve cinsel uyaranlara karşı ilgi ve isteğinin olmaması olarak tanımlanır. Sıklıkla duyduğumuz tipik yorumlardan biri “ bana göre bir daha seks yapmasam da sorun değil “ şeklindedir. Organik tarama sonucu  bedensel bir aksaklığın olmadığı saptandıktan sonra psikolojik değerlendirmeye geçilir. Kişinin cinsel işlev bozukluğunu çözmek için yapacağı ilk şey “cinsel sorunu” olduğunu kabullenmektir.
Düşük cinsel istek sorunuyla gelen danışanların değerlendirmesi kapsamlı olmaktadır. Genel olarak kadının enerjisi, özsaygısı, beden imgesi, çekiciliğe dair duyguları ve stres düzeyi mevcut cinsel ortamın dikkate alınmasını gerektirir.
Çiftler karşılıklı olarak konuşabilmeli, yargılayıcı- suçlayıcı olmaktan kaçınmalıdır. Cinsel problem bir kişiye bağlı olabilir ancak iki kişiyi etkiler, bu nedenden dolayı ortak bir sorun olarak ele alınmalıdır. Dolayısıyla, çiftlerin birlikte yardım almaları çözüme büyük katkı sağlayacaktır.
 
 
SERTLEŞME SORUNLARI
En yaygın ve sıkıntılı erkek cinsel şikayetlerinden biridir. Erektil işlev bozukluğu cinsel birleşmeyi sağlamak için gerekli sertleşmenin oluşmasında ya da sürdürülmesinde ortaya çıkan inatçı ve tekrarlayıcı yetersizlik olarak tanımlanabilir.
Görülme sıklığı tanımlamaya (ereksiyon kusurunun oluşma sıklığına, oluşan sertliğin derecesine ya da olması beklenen sertliğin eksiklik düzeyine) göre değişir.  60 yaşın üzerindeki erkeklerin yaklaşık %50 sinin ereksiyonlarının kalitesi ve dayanıklılığı konusunda sorunları vardır. Çoğu erkekte 40’lı 50’li yaşlarda açığa çıkar. Ancak daha genç orta yaşlı erkeklerin tedavi arayışına girme olasılığı daha yüksektir. Yaşamının herhangi bir diliminde aynı güçlüğü belirli bir süre için yaşamış erkeklerin oranı %20’lere çıkmaktadır. Türkiye’de Cinsel Sağlık Enstitüsü’nün yaptığı çalışmada ise erişkin erkek popülasyonunun %60’ında değişik düzeylerde (hafif, orta ve ağır) erektil işlev bozukluğu saptanmıştır. Bu oran ülkemizde yaklaşık 6,5 milyon erişkin erkeğin erektil işlev bozukluğu sorunu yaşadığını göstermektedir. Ne var ki bu bozukluğu yaşayan erkeklerin ancak %10’undan azı tedavi görmektedir.
Sigara, şişmanlık ve hareketsizlik gibi yaşam tarzı faktörleri rahatsızlığın önemli faktörlerindendir.
Oysa ki yaşamı oldukça etkileyen bu sorunu cinsel terapi ile gidermek mümkündür ve iyi sonuçlar alınmaktadır.
 
 
ORGAZM SORUNLARI (ANORGAZMİ)
Tarih boyunca doğru orgazmın nasıl olduğuna ilgi duyulmuştur. Teknolojik gelişmeler orgazm sırasında beyinde meydana gelen değişikliklerin gözlemlenmesine olanak tanımaktadır.         
Cinsel uyarılma yeterli olduğu halde, yineleyici ve sürekli bir biçimde orgazmın gecikmesi ya da hiç olmaması hali olarak tanımlanabilir.  Çok çeşitli nedenlerden kaynaklanmaktadır. Her ne kadar kadına ait bir sorun olarak görülse de, çiftin yaşamını etkileyen bir sorun olduğundan, terapiye birlikte gelinmelidir.
Tedavinin başlıca odak noktası, çiftlere hem bireysel hem de ilişkisel düzeyde sorunu anlamalarına yardımcı olmaktır. Kadın için orgazm ne anlama geliyor? Peki ya partneri için? Kadının bedeni üzerinde sahiplik duygusu var mı? Başlıca tedavi odağı bu ve benzeri sorulardır.
 
 
CİNSEL UYUMSUZLUK
Cinsellik sadece fizyolojik bir olgu değildir. Çiftlerin ortak yaşamı  ve  iletişimlerindeki nitelik, birbirlerini nasıl gördükleri, ait oldukları kültürün farklılıkları, cinsellikte yaşanacak uyuma etki eder. Cinsellik hakkında bilinen yanlış inanışlar, önyargılar, kişinin yetiştirilme biçimi, korku ve kaygılar, utanma, isteklerinin ayıp karşılanacağı kaygısı eşler arasındaki uyumsuzluğa neden olan etmenler arasında sayılabilir.  Cinsel terapide verilen destekle, kişinin farkında olduğu ama konuşmaktan çekindiği konuların açıkça konuşulması ilişkinin iyileştirilmesinde büyük önem taşır. Henüz adını koyamadığı konularda ise farkındalık sağlanır.
Burada en önemli konu çiftlere cinsellik konusunda bilgi verilmesi,  karşılıklı hazzın yaşamdaki öneminin anlatılmasıdır. 

CİNSEL TERAPİ

bottom of page